80’dan fazla insanın yaşamını yitirdiği ve son yıllarda ABD’de görülen en büyük yangın olarak nitelendirilen Kaliforniya yangınında mahpuslar saati 1 dolara “itfaiye” personeli olarak çalıştırılıyorlar.

19 Kasım 2018 tarihinde Democracy Now’dan Amy Goodman tarafından paylaşılan haberde bu durumun ayrıntılarını bulabilirsiniz. Goodman’ın işçi mahpuslarla yaptığı röportajın videosu ve söyleşinin çözümlemesi aşağıda yer alıyor.

Metnin çevirisi için derneğimiz gönüllülerinden Emrah Aktop’a vermiş olduğu destekten dolayı teşekkür ederiz.

 

2018 08 09

Kaliforniya’da İklim Felaketinin Körüklediği Ölümcül Alevlerle Savaşmaları İçin Saat Başına 1 Dolar Ödenen Mahpuslarla Tanışın!

 

Yaşamını yitirenlerin sayısı 77’ye çıkarken, Kaliforniya, eyalet tarihindeki en ölümcül yangınla hapishane iş gücünü kullanarak mücadele ediyor. Kaliforniya’da halihazırda yangınla mücadele eden 9.400 itfaiyecinin 1.500’ünü mahpuslar teşkil ediyor. Mahpuslar saatte yalnızca bir dolar kazanıyorlar ancak salıverildikten sonra itfaiyeci olmak için gereken şartları nadiren karşılayabiliyorlar. Kimi tahminlere göre, Kaliforniya en büyük çevre problemi ile mücadele etmek için hapishane iş gücünü kullanarak yılda 100 milyon dolar tasarruf ediyor. Eylül’de Demokrasi Şimdi! (Democracy Now!) ekibi Kuzey Kaliforniya’da 100 erkeğin kapatıldığı düşük güvenlikli bir hapishane olan Delta Koruma Kampı’na yolculuk yaptı. Napa County’de patlak veren Snell Yangını’ndaki 24 saatlik vardiyalarından henüz dönmüş kapatılmış itfaiyecilerle bir röportaj yaptık.

 

Transkript

AMY GOODMAN: Karşınızda Demokrasi Şimdi! (Democracy Now!), Democracynow.org, Savaş ve Barış Raporu (The War and Peace Report). Ben Amy Goodman.

 

Kaliforniya eyalet tarihindeki en ölümcül orman yangını ile mücadele ederken ve yaşamını kaybedenlerin sayısı 77’ye yükselmişken, bugünkü programa Kaliforniya’nın iklim felaketinin körüklediği, ortalığı kasıp kavuran orman yangınlarında cephe hattında mücadele eden saklı kahramanlarla, mahpus itfaiyecilerle başlıyoruz. Kaliforniya’da yangınla mücadele eden 9.400 itfaiyeciden 1.500’ünü mahpuslar teşkil ediyor. Mahpuslar saatte yalnızca bir dolar kazanıyorlar ancak salıverildikten sonra itfaiyeci olmak için gereken şartları nadiren karşılayabiliyorlar. Kimi tahminlere göre, Kaliforniya en büyük çevre problemi ile mücadele etmek için hapishane iş gücünü kullanarak yılda 100 milyon dolar tasarruf ediyor.

 

Kaliforniya İtfaiye Departmanı (Cal Fire), Kuzey Kaliforniya’daki orman yangınında ilk 24 saat içinde iki mahpus itfaiyecinin yaralandığını bildirdi. Haziran 2013 ve Ağustos 2018 arasında 1000’i aşkın mahpus itfaiyecinin hastane bakımına gerek duyulduğunu aktaran Time dergisine göre mahpus itfaiyeciler diğer itfaiyecilerden dört kat daha fazla yaralanma riski altında. Kapatılmış itfaiyeciler kadın mahpuslar için üç kamp, reşit olmayan mahpuslar için bir kamp dahil olmak üzere Kaliforniya’da toplam 44 düşük güvenlikli saha kampında yaşıyor. 2017’de mahpus itfaiyeciler dört milyon saat boyunca etkin yangınlarla mücadele ettiler.

 

Eylül’de Demokrasi Şimdi! (Democracy Now!) ekibi Kuzey Kaliforniya’da 100 erkeğin kapatıldığı düşük güvenlikli bir hapishane olan Delta Koruma Kampı’na yolculuk yaptı. Napa County’de patlak veren Snell Yangını’ndaki 24 saatlik vardiyalarından henüz dönmüş kapatılmış itfaiyecilerle bir röportaj yaptık. Onlarla hapishane idarecilerinin yakın gözetimi altında konuştuk. Kaliforniya Islah ve Rehabilitasyon Departmanı (California Department of Corrections and Rehabilitation) yetkilileri ile konuşarak başladım.

 

SGT. STEVEN REEDER: Ben Çavuş Reeder. Bu kampta, yardımcı kamp komutanıyım.

 

AMY GOODMAN: Kapatılmış insanların yangınla mücadele ettiği bu yangın kampları Kaliforniya için ne kadar önemli?

 

SGT. STEVEN REEDER: Mahpus itfaiyeciler Kaliforniya İtfaiye Departmanı’nın belkemiğidir. Her şeyi onlar yapar—buradaki en zorlu görevleri onlar alır.

 

AMY GOODMAN: En zorlu görev nedir?

 

SGT. STEVEN REEDER: [gülüyor] Onlardan her ne yapmaları istenirse o. Çoğunlukla bir dozerin gidemediği yerde hattı kesmek. Böylece en kötü koşullarda en zor görevleri alırlar, (yaklaşık) 43 santigrat derecede güneşin alnında, iki kat kıyafet giyerek, (yaklaşık) 18 kilogram ekipman taşıyarak. Ayrıca 24 saatlik vardiyaları için su ve yiyecek taşımak ve sürekli alet edevat kullanmak zorundalar.

 

AMY GOODMAN: Ve siz en zor işleri onların yaptığını söylüyorsunuz?

SGT. STEVEN REEDER: Buradaki en zor görevleri onlar alır.

 

AMY GOODMAN: Ne kadar ücret alıyorlar?

 

SGT. STEVEN REEDER: Saat başına bir dolar.

 

AMY GOODMAN: Öyleyse eyalet hakikaten mahpus itfaiyecilere bağımlı.

 

SGT. STEVEN REEDER:  Kesinlikle. Evet. Eyalet onların sayesinde epey bir tasarruf ediyor.

 

AMY GOODMAN: Ne kadar olduğunu biliyor musunuz?

 

SGT. STEVEN REEDER: Yıllık 60 ila 100 milyon dolar arasında olduğunu duydum.

 

CAPT. TRACY SNYDER: Adım Tracy Snyder. Kaliforniya Islah ve Rehabilitasyon Departmanı’nda yüzbaşıyım.

 

AMY GOODMAN: Burada neler olduğundan bahsedin. Ne sıklıkla yangınla mücadele ediyorlar? Ne sıklıkla burada kamptalar?

 

CAPT. TRACY SNYDER: Şu aşikâr ki yangınla mücadele tahmin edilebilir değil. Geçen yıl en büyük yangın sezonlarından biriydi. 2015 ise bir diğer büyük yangın sezonu idi. Geçen yıl, bildiğiniz gibi, yangın sezonu neredeyse 6 ila 8 ay sürdü. Santa Rosa yangını, Napa Yangını—bu yangınlara buradaki mahpuslar karşılık verdi. Güney Kaliforniya’daki Thomas Yangını da dahil olmak üzere.

 

AMY GOODMAN: Bu adamlara kahraman der miydiniz?

 

CAPT. TRACY SNYDER: Evet, derdim. Kaliforniya eyaleti için mükemmel bir iş yapıyorlar. Geçen yıl Santa Rosa ve Napa’daki, Güney Kaliforniya’da Thomas Yangını’ndaki yıkımı görünce bu adamlar, çavuşun da söylediğin gibi, onlar belkemiği. Onlar çok iyi bir iş çıkarıyorlar. Çok iyi. Ve ben onları takdir ediyorum.

 

AMY GOODMAN: Dönen itfaiyeciler kahvaltılarını bitirdikten sonra, hapishane yetkililerinin tetikte bakışları altında birkaçıyla oturdum.

 

DANTE YOUNGBLOOD: Benim adım Dante Youngblood. Kampa 14 ay önce geldim. Dokuz yıldır hapishanedeydim.

 

AMY GOODMAN: Daha ne kadar hapiste yatman gerekiyor?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Bir yıl daha.

 

AMY GOODMAN: Burada yaptığınız işten bahsedin. Hayatınızı riske atıyor musunuz?

 

DANTE YOUNGBLOOD:  Sanırım hayatını riske attığını söyleyebilirsin, evet, ama tam anlamıyla yaşamını tehdit eden durumların içine girmiyorsun. %95 yaşamını tehdit eden bir durumun içinde değilsin. Kontrol altındaki bir ortamın içindesin. Eğer bir süredir bu işi yapıyorsan, ne yapacağını bilirsin. Ama zor bir iş kesinlikle, çünkü hattı biz kesiyoruz. Yangın tam orada olabilir ve biz orada yangının ilerlemesini durdurmak için hattı kesiyor oluruz.

 

AMY GOODMAN: Hattı kesmekten kastın nedir?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Yani, bir McLeod’la keseriz.

 

AMY GOODMAN: McLeod nedir?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Bir araç. Bahçede kullandığın çapa gibi bir şey ve hattı onunla keseriz, (yaklaşık) 1,2 metre bir hat, yangının ilerlemesini durdurmak için.

 

AMY GOODMAN:  O zaman yangın bulunduğun yerin epey yakınında (neredeyse bir metreden yakın bir mesafede) oluyor?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Evet.

 

AMY GOODMAN: Korkutucu mu?

 

DANTE YOUNGBLOOD:  Yani, sanırım başlangıçta korkutucu olur, oluyordu, korkarsın. Kimi mahpus, kimi insan, kimi ekip üyeleri korkabilir ama ben değil. Bana göre olağan. Bana göre, bu yalnızca olağan iş. Ben kendimi işe girişmeye, ne zaman girişebilirsek girişmeye programladım. Aldırmıyorum. Ben—bir şey değil. Yalnızca iş. Bizim yaptığımız iş de bu.

 

AMY GOODMAN: Geçen gece, adamlardan biri tepeden aşağı düştü?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Evet.

 

AMY GOODMAN: Ne oldu?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Yani, sadece—kaygan. Kayalar. Kayalar ve kaygan. O yalnızca—o kadar kötü hissetmedi. Küçük bir düşüştü. Yalnızca bileğini burktu ya da öyle bir şey. Ama bunlar olur. Yaşanır. Ağaç tepene yıkılır. Bulunduğumuz son yangında olduğu gibi, sanırım, bir ay önce falan, bir itfaiyeci öldü. Çünkü üzerine bir ağaç yıkıldı.

 

AMY GOODMAN: Özgür bir itfaiyeci mi yoksa—?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Evet, özgür bir itfaiyeci. Çünkü tepesine bir ağaç yıkıldı. Bu işler böyledir. Kimi zaman işler kontrolden çıkar, ama çoğu zaman biz ne olup bittiğini biliriz.

 

AMY GOODMAN: Kaliforniya İtfaiye Departmanı’ndaki itfaiyecilerle omuz omuza mı mücadele ediyorsunuz?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Evet. Evet. Hattı birlikte keseriz. Orada birlikteyizdir. Biz, onlar—biz onlardan ayrı değiliz. Yani, biz hani “Getirin o mahpusları buraya.” gibi değiliz. Hayır, öyle değiliz. Biz orada hep birlikteyiz. Orada birbirimize yardım ederiz. Mesela ben birinin, bu kimse departmandan bir itfaiyeci ya da bir başkası olsun, yardıma ya da hortumla ilgili bir şeye ihtiyaç duyduğunu görürsem ona yardım ederim. Çünkü onlar da bize yardım eder. Biz birbirimize yardım etmek ve herkesin güvende olduğundan emin olmak için buradayız.

 

AMY GOODMAN: Ne kadar para kazanıyorsun?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Saatte bir dolar.

 

AMY GOODMAN: Yangınla mücadele ederken?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Evet. Yangınla mücadele ederken. Saatte bir dolar.

 

AMY GOODMAN: Mesela, geçen gece, kaç saat çalıştın?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Muhtemelen 20 bir şey saat, yani 20, 22, 24 dolar gibi bir miktar kazandık.

 

AMY GOODMAN: Bu konuda ne düşünüyorsun?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Düşünmüyorum, elbette daha çok kazanmamız gerektiğini düşünüyorum, bir işe giren herkes daha çok kazanması gerektiğini düşünür. Ben daima—yangın kampına gelene dek iki dolar aldığımızı düşünürdüm. Ama, ne yaparsın. Demek istiyorum ki—muhtemelen ceza indirimi için ücretsiz yapmamız gereken bir işten para kazanıyoruz. Yani, önemli değil. Ama elbette daha çok para kazanmayı tercih ederim. Bir işi yapan herkes daha çok para kazanmak ister.

 

AMY GOODMAN: En azından şunu söyleyebilirim ki, eyalet sayenizde epey bir tasarruf ediyor. Kimileri yılda 100 milyon dolar civarında bir miktardan bahsediyor.

 

DANTE YOUNGBLOOD: Bilmiyorum. Yani, eminim ki epey tasarruf ediyorlardır. Ama biz en azından—biz bunu vakit geçirmek olarak görüyoruz. Ceza indirimi bizim için paradan daha önemli. Para kazanmayı tercih ederdik eminim ki çünkü hala ailelerimize para gönderebiliyoruz. Parayı hala eve gönderiyoruz. Ama evet,  yalnızca saatte bir dolar kazanıyoruz.

 

AMY GOODMAN: Peki hapishaneye ilk girdiğinde kaç yaşındaydın?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Dokuz yıl önceydi. 27 yaşındaydım.

 

AMY GOODMAN: Ne olduğu hakkında konuşmak ister misin?

 

DANTE YOUNGBLOOD: [gülüyor] Hayır. Yalnızca kötü tercihler yaptım.

 

AMY GOODMAN: Burada kampta bulunmak, dünyaya dair fikirlerini değiştirdi mi?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Evet. Pek çok şey öğrendiğimi söyleyebilirim, eskiden yapabileceklerimden daha fazlasını yapabilirim, bunları doğru yapabilirim, suç işlemek gibi şeylerdense hayatıma dair artık daha iyi kararlar verebilirim. Fark ettim ki bir iş yapabilirim. Çalışabilirim. Hayatımda bir gün dahi bir işim olmadı. Hiç bir çek bozdurmadım. Hakikaten, hayatımda tek bir çek bozdurmadım. Hiç kredi kartı kullanmadım. Bu delilik. Kulağa dağdan inmişim gibi geliyorum.

 

AMY GOODMAN: Bu röportajı yapmaya nasıl karar verdin? Bir gazeteci ile ilk kez mi konuşuyorsun?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Çünkü bir aktör ya da öyle bir şey olmak için Hollywood’a gitmeyi isteyebilirim. Bunu yapabilir miyim görmek istedim. [kahkaha] Ciddiyim! Ayrıca, ne düşündüğümüzü bilin istedim. Çünkü gardiyanlardan, yüzbaşılardan duyabilirsiniz. Buradaki çoğu kimse de muhtemelen korktuğu için ya da belki yalnızca istemediği için röportaj yapmak istemez, ama ben değil. Ben ne istersem onu yaparım.

 

AMY GOODMAN: Oy verebiliyor musun?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Ağır ceza suçu işlemiş kimse oy veremez.

 

AMY GOODMAN: Biliyor musun, bu epey ilginç. Çünkü Vermont ve Maine’de hapishaneden oy kullanabiliyorlar.

 

DANTE YOUNGBLOOD: Kaliforniya’da ağır ceza suçu işlemiş kimse oy veremez.

 

AMY GOODMAN: Bunun değiştiğini görmek ister miydin?

 

DANTE YOUNGBLOOD: Ama biz siyaset konuşama—siyaset konuşmamıza gerek yok.

 

CAPT. TRACY SNYDER: [işitilemedi]

 

SGT. STEVEN REEDER: [işitilemedi]

 

SGT. STEVEN REEDER: Bu—beyler—

 

CAPT. TRACY SNYDER: Yalnızca kamp hakkında konuşalım.

 

SGT. STEVEN REEDER: Yalnızca kamp. Oy verme ve siyaset hakkında konuşmuyoruz.

 

DANTE YOUNGBLOOD: Evet.

 

AMY GOODMAN: Tamam.

 

CAPT. TRACY SNYDER: Oy verme konuşabileceğimiz bir şey—

 

AMY GOODMAN: Tamam. O zaman size niçin Vermont ve Maine’in—

 

AMY GOODMAN: Röportajın bu noktasında Çavuş Reeder, Dante ile konuşmamızı sona erdirdi ve politik sorulara izin verilmediği söyledi. Sonra, komutan geldi.

 

  1. SID TURNER: Ben Teğmen Sid Turner. Delta Koruma Kampı’nın komutanıyım.

 

AMY GOODMAN: Bize bu işin ne kadar zor olduğunu anlatın.

 

  1. SID TURNER: Kaliforniya eyaletindeki bir mahpus için, bu, onlar hattayken ve onlardan beklenen işi yapıyorken düşünebileceğiniz en zor iş. Fiziksel açıdan son derece talepkâr. Kimi zaman çalışma saatleri yorucu olabiliyor. Mesela, geçen yıl Napa yangını patlak verdiğinde, üç gün aralıksız oradalardı çünkü eyaletin kaynakları öylesine kullanılmıştı ki onlara iş bıraktırmak ve hattan çekmek bu kadar uzun sürdü.

 

AMY GOODMAN: Ve mahpus itfaiyeciler, Kaliforniya İtfaiye Departmanı’ndan itfaiyecilerle omuz omuza mücadele verirken saatte yalnızca bir dolar kazanıyor?

 

  1. SID TURNER: Bu doğru ama anlamalısınız ki Kaliforniya İtfaiye Departmanı’ndan itfaiyecilerle mahpus itfaiyeciler arasında büyük bir fark var.

 

AMY GOODMAN: Sizce mahpuslara daha çok ödenmeli mi?

 

  1. SID TURNER: Bence saat başına bir dolardan daha fazla kazanmalılar. On yıllardan beri bu ücret oranı değişmedi.

 

AMY GOODMAN: Yani eyalet, eğer insanların ceza süresi azaltılırsa ya da aşırı kalabalık hapishanelerin bir sonucu olarak daha çok mahkum salıverilirse tehdit altında kalır. Elbette, bu mahpuslar en az cezaya sahip mahkumlar olacaklar ve bu mahpuslar tam olarak bu tip kamplara giren mahpuslar. Eyalet bu tip iş gücünü, yangınla mücadele gücünü yitirecek.

 

  1. SID TURNER: Potansiyel olarak, evet. Bu tip bir kaynağa, buldozer ve benzeri tipteki ekipmanların erişemediği bölgelerde hattı kesecek ekiplere, kesinlikle ihtiyaç var. Yani Kaliforniya’nın bu ekiplere ihtiyacı var. Eğer bu işlevi görecek mahpuslar olmazsa, bu iş gücünü başka bir yerden tedarik etmek zorundalar.

 

AMY GOODMAN: Çavuş Reeder, sizce mahpuslar yangınla mücadele ettikleri için daha çok kazanmalılar mı?

 

SGT. STEVEN REEDER: Evet.

 

AMY GOODMAN: Kaliforniya İtfaiye Departmanı’ndan itfaiyecilerle, özgür itfaiyecilerle aynı işi yapıyorlar.

 

SGT. STEVEN REEDER: Bence daha zor işi biz yapıyoruz. Daha zor görevleri biz alıyoruz. Kimse bize yaklaşamaz.

 

AMY GOODMAN: Kaliforniya’nın hapishane iş gücüne, özellikle orman yangını ile mücadele hususunda, ne kadar bel bağladığı sorusu 2014’te inceleme altına alındı. Başsavcılık ofisindeki avukatlar federal mahkemede daha çok mahpusun şartlı tahliyesinin eyaletin ucuz iş gücü kaynağını kurutacağını öne sürdü. Zamanın Kaliforniya başsavcısı, bugünün Birleşik Devletler senatörü Kamala Harris. Kendisi daha sonra ofisindeki avukatların davayı bilgisi dışında öne sürdüğünü söyledi. Harris kapatılmış insanların iş gücü kaynağı olarak değerlendirilmesi fikrinin prangalı mahkumları anımsattığını söyledi. Snell Yangını’ndan henüz dönen bir başka mahpusla oturdum ve konuştum.

 

MARTY VINSON: Benim adım Marty Vinson. 25 yaşındayım ve bu kampa bu yılın haziran ortasında geldim.

 

AMY GOODMAN: Mücadele ettiğiniz en zor yangın hangisi oldu?

 

MARTY VINSON: İlk olarak aklıma Eel Nehri Yangını geliyor, geçen yıl gittiğim, Detwiler’daki. Oldukça kötü bir yangındı. Ama bu yıl Delta’daki Nehir Yangını onu zirveden etti çünkü o yangına dek öylesi bir tehlike altına girmemiştim. Öyle bir durumdu ki alevler her yanımızı sarmıştı ve bizim testere takımlarında biri oradaydı. Elimde testere ile üçüncü ekiple karşılaştım ve birlikte orada ateşin sönmekte oluğu ümidiyle yeşilliğin öte tarafına geçtik.

 

Halihazırda yanan alan bir anda daha da parlayıverdi. Öyle ki ateş hattı geçti. Hattı geçtiğinde, şunu bilin ki—söylemeyi unuttum ama sırtımızda yaklaşık dört litre gaz taşıyoruz. Bunlar yaşandığında, hemen dağdan aşağı koşmamız gerekti. Dağdan inip otoyola kadar koştuk. Otoyola indiğimiz gibi yüzbaşılardan biri bize caddenin aşağısına kadar eşlik etti. Caddeden aşağı doğru inerken, yangın sürmesi gerektiği yerden yolun karşısındaki yeşilliklere sıçradı.

 

Birkaç saniye içinde, tüm otoyol, hoş aydınlık bir günken, dumana ve ateşe gömüldü. Yeniden yeşillikleri görene dek otoyol boyunca devam ettik. Ateşler yatışınca ve güvenle dönülebilir hale gelince oraya kadar tekrar yürümek zorunda kaldık. Böylesine kötü bir duruma düşmüşken ve adrenalin damarlarınızda akarken yapabileceğinizin en iyisini kestirmeye çalışırsınız çünkü hayatınız risk altındadır. Bu yılki Nehir Yangını’nın bana göre en kötüsü olduğunu söyleyebilirim.

 

AMY GOODMAN: Burada hayatınızı tehlikeye atıyorsunuz.

 

MARTY VINSON: Kesinlikle olan biten bu. Yaptığımız her şey, nasıl demeli, kimsenin dönüşü garanti değil.

 

AMY GOODMAN: Ve ne kadar kazanıyorsunuz?

 

MARTY VINSON: Saat başına bir dolar.

 

AMY GOODMAN: Yangınla mücadele ederken.

 

MARTY VINSON: Yangınla mücadele ederken saatte bir dolar. Tipik bir işte, günde 1,45 dolar kazanıyorsunuz.

 

AMY GOODMAN: Kimileri buna köle emeği diyor. Siz bu konuda ne düşüyorsunuz?

 

MARTY VINSON: [gülüyor] Ben gerçekten bu işe köle işi demek istemiyorum ama onların tüm zihniyeti bu ve günün sonunda düşündükleri şey de bu. Biz kapatılmış olalım ya da olmayalım, saatte bir dolar kazanıyoruz.

 

AMY GOODMAN: Mahpus itfaiyeci Marty Vinson. Mahpus itfaiyecilerle ilgili ürettiğimiz tüm içeriği görmek için Democracynow.org’u ziyaret edebilirsiniz. Döndüğümüzde, tanınmış Filipinli gazeteci Maria Ressa ile konuşacağız. Filipin Başkanı Duterte’nin uyuşturucuya karşı açtığı ölümcül savaşın ortaya çıkarılmasına yardım ettiği için Ressa’nın önde gelen bağımsız haber sitesi Rappler kapatılma tehlikesi altında. Takipte kalın.