Hapiste çalışma hizmet akdine –iş sözleşmesine– dayanmadığı için çalışan hükümlü ve tutukluların sigortalılık durumları, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 5. Maddesinin a bendinde düzenlenmiştir: “Madde 5/a, Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular hakkında, iş kazası ve meslek hastalığı ile analık sigortası uygulanır ve bunlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar.” Yani bu sigortalılık sadece iş kazası, meslek hastalığı ve analık sigortasını kapsamaktadır. Hapishanelerdeki sağlık denetimlerinin aile hekimleri tarafından yapıldığını, –2015 İşyurtları Faaliyet Raporu’na göre– kurum personeli arasında işyeri hekiminin olmadığını, yine çalışan kadın sayısının azlığını göz önüne aldığımızda, aslında bu sigortalılığın sadece iş kazasını kapsadığını söylemek mümkün.
Hapiste çalışan hükümlü ve tutuklulardan uzun vadeli sigorta primi kesilmediğinden, istedikleri takdirde, 5510 sayılı kanunun 50. maddesine göre, uzun vadeli sigorta kollarına (malullük, yaşlılık, ölüm) tabi olarak isteğe bağlı sigortalı olabilirler. İsteğe bağlı sigortalı olan birisinin 2016’da ödeyeceği aylık prim alt sınırı 527 TL’dir. Hapiste çalışan mahpusun maksimum kazancının 260 TL olduğu düşünülürse aile desteği olmadan –ki uzun dönemli tutukluluklarda bu çok sınırlı– mahpusların bu primi ödeme imkânları yoktur. Hapiste çalışma mahpusun bir gelecek düşü kurmasının olanaklarını sunmadığı sürece, İşyurtlarına gelir getirme ve mahpusun gündelik harcamalarını karşılama –ki bu da küçümsenecek bir durum değil– dışında, her bir mahpusa uzun erimli faydasının istenilen düzeyde olma ihtimali düşüktür.
Burada bir parantez açıp birkaç konuya daha değinmekte fayda var. İlk olarak ücretli olarak çalışan birisi hapishaneye girdikten sonra hüküm giydiği takdirde hapiste kaldığı süreyi borçlanma hakkı yoktur. Ancak tutuklular beraat ettikleri takdirde tutuklu kaldıkları süreyi, 5510 sayılı kanunun 41/f maddesine göre borçlanarak kazanma hakkına sahip olurlar. İkinci olarak 5510 sayılı kanunun 60. maddesine göre, hapiste bulunan hükümlü ve tutuklular, genel sağlık sigortalısı değildirler, sağlık giderleri Adalet Bakanlığı tarafından karşılanır. Bu nedenle mahpusların aileleri bu sağlık yardımından faydalanamaz. Mahpuslar ancak hapisteyken isteğe bağlı sigortalı olduklarında kendileri emekli olma, aileleri de bu sigortalılık üzerinden sağlık yardımı alma hakkını elde ederler.
Hapiste çalışmanın sigortalılığının uzun vadeli sigorta kollarını (malullük, yaşlılık, ölüm) kapsaması, mahpusun dışarıda bakmakla yükümlü olduğu kişilere sosyal güvence sağlayacağından, Kanunda belirtilen hükümlülerin çalıştırılması amacına çok daha iyi hizmet edeceği açıktır.
Bir cevap yazın